Serinin dördüncü sayısına kadar geldik. Biliyorum çok sık yazamıyorum, keşke daha fazla boş vaktim olsa da yazabilsem. Aklımda az bilinen ve farklı konularda [küçük yatırımcılar için serileri (nakit akışı, eurobond, vadeli mevduat vb.), tasarruf serileri (cep telefonu, internet, mutfak masrafları vb.), BES..] yazılar için kafamda fikirler var. Özellikle sizlerin gösterdiği ilgi ve alaka, bloga daha fazla zaman ayırmam için beni motive ediyor.
Ayrıca sizlerin de sorularıyla sohbet edebileceğimiz sosyal medya üzerinden bir canlı yayın da düşünüyorum. Bakalım daha birçok düşünce/proje var, sizlerden de güzel fikirler geliyor..
Bu yazı 11 parçadan oluşan serinin dördüncüsü. Her yazıda farklı bir yılı kapsayarak ilerliyorum. Belki ilerde yatırım çeşidi bazlı, çalıştığım şirket sırası gibi farklı perspektiflerle de bakabiliriz.. Serinin ilerleyişi şu şekilde:
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 1 – Başlangıç: 2007 ve Öncesi
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 2 – A New Hope: 2008
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 3 – Empire Strikes Back: 2009
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 4 – Return of the Jedi: 2010 (Okumaktasınız)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 5 – Yeni Fırsatlar: 2011
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 6 – Çocuk Bereketiyle Gelir: 2012
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 7 – Yeni Bir İş, Yeni Bir Ben: 2013
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 8 – ********: 2014 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 9 – ********: 2015 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 10 – ********: 2016 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi Final – Milyoner: 2017 (Announced)
İstediğim hızda ilerleyemiyorum. Yazı yazmak gerçekten zor işmiş. Belki de ben fazla inceliyorum.. Umarım gittikçe hızlanır ve de daha fazla zaman ayırabilirim.
Bu yazı Star Wars serisinin isimlerinden esinlendiğim son yazı olacak. Daha önceki yazıda Star Wars’ın meşhur kayan yazılarıyla bir video hazırlamıştım. Beklediğim etkiyi alamadığım için bu sefer de video için uğraşmadım, sonuçta siz okuyucuların görüşleri benim için önemli 0 İktisadın en temel ilkesidir: Arz-Talep ilişkisi!
Neden Star Wars? Bilmem galiba sevdiğim için atıfta bulunmak istedim. Önceki yazıda “A New Hope” başlığı 2008 yılı için bana çok uygundu, serinin üçüncü yazısı için de “Empire” sanırım borsanın 2008’deki kötü performansından sonra 2009 yılında yaptığı büyük çıkışı “strikes back” için uygun düşüyordu. Çünkü borsa 2009’da tam %96 artmış, neredeyse ikiye katlamıştı! Bu yazıda ise “Jedi” tahmin edebileceğiniz üzere ben oluyorum 0 Ve geri dönüşümde zorunlu askerlik hizmetimi ifa edeceğim, yani kamuflajları çekip nöbetlere koşacağım 2010 için uygun sanırım 0
AçılışBakiyesi
2010 -1 Ocak itibarıyla (tutarlar o günün parası değeriyledir)
Dönem Başı Varlıklar —179.327 TL
- 150.000 TL değerinde Ev
- 23.100 TL değerinde Altın (yaklaşık 420 gram)
- 6.227 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
Dönem Sonu Borçlar —100.300 TL
- 60.000 TL Babaya borç
- 40.300 TL banka kredisi kalan bakiye
Dönem Sonu Net Birikim — 79.027 TL
Finansal olarak 2009 yılı sonunda yukarıda gördüğünüz şekilde bitirip 2010’a aktardım. Karşılaştırmak gerekirse, 2009 açılış bakiyem 42.713 TL imiş, geçen 1 yılda toplam artış 36.560 TL olmuş.
2009’deki bu artışın kırılımına bakarsak da; maaşımdan yaptığım %45’lik tasarruf ile 12.300 TL, düğündeki takıların katkısı ile 23.100 TL (yılsonu değeri) ve yatırımların net getirisinden de sadece 1.160 TL gelmiş. 2009’da yatırım getirisinin çok düşük olmasının sebebi; ev alırken çektiğimiz konut kredisinin 2 yıllık bütün faizini borçlar kısmına tahakkuk etmesini beklemeden yazmamdır. Bunu hem benim hem de siz okuyucuların takip ederken kafası karışmasın diye yaptım.
Zorunlu askerlik biliyorsunuz her Türk erkeğinin vatani görevidir. Herhangi bir özürü veya rahatsızlığı olmadığı sürece eğitim durumuna göre belirli süreler için zorunlu olarak görevini yerine getirir. Tabii karşılığında belirlenen bir miktar para ödeyerek “bedelli” de yapılabilir, fakat bu her nesil ve yaş grubuna aynı şansla denk gelmiyor..
Askerlikten Soğutma
Bilenleriniz vardır, Türk Ceza Kanunu’nun 318. Md.si “Halkı Askerlikten Soğutma” hakkındadır:
(1) Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya
telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.
Ben yazacaklarıma dikkat ediyorum, lütfen sizler de yazacağınız yorumlarda aynı hassasiyeti gösterin 🙂 Fakat şunu da söylemek isterim; bilakis insanları askerlikten soğutmak, bence kadın-erkek ayrım yapmadan her vatandaşın bu görevi yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum 🙂 Artık kadın ve erkeğin eşit şartlarda yaşadığı bir çağdayız. Eminim kadınlarımız da en az biz erkekler kadar vatanını seviyor ve ona hizmet etmek istemektedir. Haksız mıyım? 🙂
Askerliğini Yapmayan Adama Kız mı Verilir?
Sağolsun, benim Kayınpeder böyle bir girişimde bulunmadı 0 Belki de bedelli yapacağımı düşündü, bilemiyorum hala sormadım. Serinin önceki yazısını okuyanlar bilecektir, Ms. Milyoner ile 2009’da evlendiğimizde henüz askerliğimi yapmamıştım. Henüz gidecek vakit olmamıştı, 2007’de mezun olup hemen çalışmaya başlamıştım.
Ama damdan düşen biri olarak henüz gitmeyen gençlere evlenmeden gitmelerini tavsiye ederim. Hatta evlilik çağında kızı olan varsa da, bizim Kayınpeder kadar hoşgörülü olmayın. Gitsin askerliğini yapsın, öyle gelsin 🙂
Biraz askerlik anısı dinleyeceksiniz kaçarınız yok 🙂 Ama ilginç bir askerliğim oldu, bu bölümü atlayanlar çok şey kaçıracaklar, benden söylemesi!
Celp dönemleri sanırım artık değişti, ben 2010 yılında giderken Üniversite mezunları yıl içinde iki dönemde askere gidiyordu. Ben Ağustos celbiyle gidecektim. Askerlik şubesinden başvuru vs., heyecanla nerde askerlik yapacağımı bekliyordum. Aynı dönemde askere gideceğim yakın bir arkadaşımla birlikte Denizci olarak çıkmıştı. Hem de bütün denizciler aynı yerde acemi eğitimi alacağı için birlikte gidecektik!
Ağustos ayında asker olup, Türkiye’nin en sıcak yerinde askerliğin en çok koşturulan ve eziyet çekilen acemi birliğinde olmak büyük şanssızlıktı. Bütün denizci askerler İskenderun’da acemi eğitimi alıyordu! Ülkemizde ne kadar güzel sahil beldelerimiz varken neden orayı seçtiklerini hala bilmiyorum!
Yakın arkadaşımla birlikte teslim olmaya (neden askere de suçlu gibi karakola teslim olmak ifadesi kullanılıyor acaba?) gittik. Her uyanık asker adayı gibi, şehirde gezip mümkün olan en geç saatte tabii ki:) Arka arkaya girdiğimiz için acemi er numaralarımız da peş peşeydi. Bu nedenle ranza badisi olduk 🙂
Hava çok sıcak ve nemliydi! İnanılmaz bir atmosfer… İlk gün işte kıyafet vs hepsini aldık, su gibi terledik.. Koğuşa gidince ne görelim 200 kişilik yatakhane klimalı! Şok! Bizim evde klima yok 🙂 Dışarısı cehennem gibiydi, ama geceleri kalın eşofman ve battaniyeye rağmen buz gibi soğuktu.. Askerin eline verirsen klimanın kumandasını!
Koştuk, zıpladık, yasa gereği mecburi olan 3 kurşun atışımızı yaptık, tören için uygun adım marş çalıştık vs. Yalnız hayatımda hiç bu kadar şaşırdığımı hatırlamıyorum. Yaklaşık 2400 askerin usta birliğinde görev yerleri ve sınıflarını belirlemek için tek tek herkesin 1 dk.lık videosunu çektiler, onları bir heyet izledi. Daha sonra da yine tek tek herkesle mülakat yaptılar, ne iş yaparsın kabiliyetlerin nedir vs. Bravo dedim, karacı arkadaşların yaşadıklarını duyduktan sonra.
Bütün mülakat vs. sonuçlandı. Heyecanla bekliyoruz, neresi çıkacak usta birliği diye. Komutan okuyor sırayla: İşte Er. sınıfın şu, yeri bilmem ne Gelibolu Gemisi, bilmem nerenin birliği fln okuyor. Bana bir okudu, Vardabandra Er! H-8 Komutanlığı! Arkadaş bu ne dedim?! Vardabandra ne, H-8 ne? Nasıl bir ketenpereye düştük! Anlatan komutan dahil, kimse bilmiyor 0 Gidip usta birliğine katılana kadar ben de öğrenemedim ne olduğunu..
Ama müthiş rahat bir usta birliği ve askerlik yaptım. Düşünün şu anda mesaim 8’de başlıyor, 7’de uyanıyorum. Askerde 8’de yani daha geç uyanıyordum, sporumuz yoktu, 9’da denize karşı çayımızı yudumlayarak kahvaltı yapıyorduk. Acemi birliğinde atışlarlardaki 30 sn. dışında silah tutmadım, hiç nöbet tutmadım. Şu an üç ayda bir sinemaya gidiyoruz, askerde haftada iki gece sinemadaydık (Donanma Komutanlığı devasa bir yer, içinde 2 bin kişilik sinema salonu var). Şu an ayda bir halısaha maçı yapıyorum, askerde her hafta oynuyorduk. 115 günü usta birliğinde geçirdim, 32 kere çarşı iznine çıkmışım! Ve normalde askerler akşam 5’te dönmüş olur birliğine, biz gece 12’ye kadar dönmüyorduk!
Gerçekten anlatmakla bitmeyecek kadar rahat bir askerlik yaptım. Herkesin bu kadar şanslı olmadığını biliyorum. Eğer daha güzel ve rahat şekilde askerlik yapanlar varsa yorumlarda anlatabilir 🙂
Üniversitede çeşitli kanallardan gelirim vardı, iş hayatına başlayınca sadece maaş ve yatırım getirilerim kalmıştı. Zaten okuyanlar hatırlar Milyoner Olmak için Yapmanız Gereken İki Temel Şey‘in tasarruf ve yatırım olduğunu söylemiştim.
Maaştan Tasarruflarımız
Ben tasarruf etmek istemiyorum, sadece kâr etmek ve kısa yoldan zengin olmak istiyorum diyorsanız: Bu Blog size göre bir yer değil! Çünkü uzun vadede riskli bazı yatırımlardan kâr ederken, bazılarından da zarar edeceksiniz. Fakat sizi hiç yarı yolda bırakmayacak olan TASARRUFtur.
Tasarruf
Artık tasarrufun önemini gittikçe daha çok kavrıyorduk. Siz eğer yeni başladıysanız, ilk odaklanacağınız yer harcamalarınız ve tasarruflarınız olsun lütfen. (Şu yazıyı okuyabilirsiniz ilk olarak) 2009’dan beri kredi borcumuz olduğu için artık çok daha dikkat ediyorduk harcamalarımıza.
Mesela bizim gibi evlenen birçok arkadaşımız hemen arabalarını almıştı. Biz evin kredi ödemeleri sonrasında paramız kalması rağmen araba almak yerine borsada yatırım yaptık. Bazılarınız için bu mantıksız, saçma, gereksiz veya belki varyemezlik olarak görülebilir. Ama bizce finansal özgürlük yolunda ilerleyen her birey/aile kararlarını verirken daha dikkatli olmalı ve seçimlerini kanaatkar olmaktan yana kullanmalı. Gerçi biz de çok geçmeden araba aldık, ama önce yatırım sonra lüks! Çünkü yatırımlarımız lükslerimizi ödedi!
2007 yılındaki ilk maaşım 1.650 TL idi. 2008 yılında ağustos ayına kadar da aynı kaldı, ağustos ayından sonra 2.200 TL oldu. 2009 yılında ise Eylül ayından itibaren 3.000 TL’ye çıktı (Özel sektörde ilk yıllarda artış hızı biraz yüksek olur, ama sonra enflasyona yaklaşır iyice). Temmuz sonu itibarıyla askere gittiğim için 2010’da maaşım artmadı. Ama Ağustos 2009’dan itibaren Ms. Milyoner de evimizin bütçesine katkı yapmaya başlamıştı. Ay bazında değil yılsonu toplam tasarruf ve oranını yazacağım (yakın yıllar için notlarım daha detaylı olacağından ay bazında görebiliriz):
- 2010 boyunca aldığım toplam maaş 20.028 TL imiş (lanet olası vergi dilimi artışlarından dolayı tabi elime geçen 3.000*7=21.000 TL’den az!!) Nasıl bu kadar eminsen derseniz E-Devlet SGK Hizmet Dökümü sağolsun, kontrol ettim.
- Eşimin maaşı kısa bir süre için benden fazlaydı! Evet bir erkek için sıkıntı! Ama geçiyorum hemen, merak etmeyin 0 Ms. Milyonerin maaşını açıkça paylaşmayacağım.. 2010 yılı için onun kazancını 950 TL kredi ödemesi ve diğer bütün harcamalar için kullandığımızı farz edebilirsiniz.
- Ms. Milyonerin maaşını kredi ödemesi ve harcamalar için kullandığımız için benim maaşımın tamamını tasarruf ettik. Yani yaklaşık tasarruf oranımız %50. Yaklaşık diyorum çünkü 2010’da ben 5 ay boyunca askerdeydim, yani 25 liralık asker maaşını saymazsanız gelirim yoktu. Ayrıca tasarruf miktarımızın önemli bir kısmı da kredi ödemelerine gidiyordu. 2010’da 11.400 TL kredi geri ödemesi yaptık.
2009’da bütün varı yoğu satıp üstüne kredi çekip ev almıştık. Böylece borsanın şahlandığı yılda sadece izlemekle yetindim.. Ama 2010’da kredi ödemelerinden kalan az miktarla da olsa biraz yatırım yapabildim. En az çeşitli yatırım yaptığım yıllardan biri olabilir 2010. Çünkü birikimim likit değildi, çoğunluğu eve bağlıydı ve kredi ödemem vardı.
Ev almanın akıllı bir yatırım olup olmadığıyla ilgili bir yazım var, o yüzden detaya girmiyorum. O zamanlar böyle bloglar yoktu, ya da benim haberim yoktu; okuyup daha bilinçli kararlar alabileyim… Umarım sizler kararlarınızı daha fazla araştırma ve bilgiyle alırsınız.
2010 yılında sahip olduğumuz en büyük yatırım kalemi evimizdi. Önceki yıl 140.000 TL’ye aldığımız evimizi yılsonunda 150.000 TL olarak değerleyip bilançoda belirtmiştim. Taktir edersiniz ki ev fiyatını ancak yaklaşık olarak değerleyebiliyoruz. 2010 yılı sonu için de enflasyon oranının (%6,4) biraz üzerinde değerleyerek (%7 ile) 160.000 TL olarak alıyorum.
Bankaya olan kredi borcumuzun toplamı 40.300 TL idi. Yıl içinde her ay düzenli olarak ödemelerimizi yaptık ve borç bakiyemiz 11.400 TL azalarak 28.900 TL’ye düştü.
Önceki yazıyı okuyanlar hatırlayacaktır, düğünümüzde takılan altınların bir kısmını birikim hesabında takip ediyoruz. 2010 yılı süresince toplam birikimimiz içindeki payının yeterli olduğunu düşündüğümüz için herhangi bir alım satım işlemi yapmadık. Yani altın bizim için pasif bir yatırım olmuş oldu 2010’da. Tut ve unut. Yıl sonunda 70 TL ile değerlediğimizde ise 420 gr.’ı 29.400 TL olmaktadır.
2009’da roket gibi yükselen borsayı sadece izliyordum. Henüz tecrübeli bir borsa yatırımcısı değildim (belki hala değilim) ama yükselişi kaçırmak güzel bir his değil. O yüzden 2010’da bir miktar TL bakiyesi oluştukça az da olsa girmeye başladım.
Eski göz ağrılarım Aselsan ve Bim yine beni cezbediyordu. Neden bu hisseler ilgimi çekiyordu derseniz kesinlikle istikrar ve potansiyel diyebilirim. Bim artık kendini ispatlamıştı ve gümbür gümbür perakende sektörünü sallıyordu. Artık bu kadar etkili olduğunu sanmıyorum. Fakat o yıllarda müthiş bir rüzgar yakalamıştı. Aselsan hakeza arkasındaki devlet gücü ve büyüyen savunma sanayi sektörünün amiral gemisiydi. Mesela TAI gibi diğer bir devin de borsada olmasını çok isterdim. Yıllardır halka açılması gündeme gelir, hatta bir dönem çok da yaklaşılmıştı, fakat bilmediğim gerekçelerle bu gerçekleşmedi.
2010’daki borsa yatırımlarımla ilgili çok az notum var. Hangi fiyattan kaç hisse aldığımı yazmamışım. Herhalde az miktarlarda olduğu için.
- 19 Şubatta 5.010 TL tutarında ASELS,
- 18 Martta 2.335 TL tutarında BIMAS,
- 14 Mayısta 5.233 TL tutarında ASELS,
- 2 Eylülde 3.442 TL tutarında BIMAS,
hissesi almışım. Hisselerin tamamını da ekim ayında aynı gün satmışım. Galiba hafta içi çarşı iznine çıktığım bir gündü 🙂 Neden sattığımı tam olarak not almamışım, fakat yanlış hatırlamıyorsam asker arkadaşımın tavsiyesiydi. Maalesef hisse bazında ne kadar kâr ettiğimi bilmiyorum. Toplamda 16.020 TL maliyetim olan hisselerden çıktığımda ağırlıklı olarak Aselsan’dan olmak üzere %40 civarı bir kâr elde ederek 22.908 TL ile nakde geçmişim. Yüzde olarak çok güzel bir kâr, fakat dediğim gibi toplam birikim içinde ağırlığı az olduğu için katkısı çok değil. Ayrıca o dönem uzun vadeli yatırımcı kimliğini kazanamamış ve o hisseleri tutmak yerine satmanın sonuçlarını hesaplamalara doyamıyorum… (serinin ilk yazısında Aselsana yönelik bir hesaplamayı görebilirsiniz)
Yıl içinde tasarruflar, hisse alım satımı ile sürekli değişen miktarlarda TL mevduat tutmuşum. Zaten 2010’a mütevazi bir TL bakiyeyle girmiştik. Yıl içinde de genellikle borsada yaptığım alımlarla düşük seviyelerde kalmış. Yıl sonuna doğru borsadan çıkmamla birlikte sene sonunu 25.130 TL ile kapatmışım.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)
Daha önceki yazılarda da bahsetmiştim, 2006’da bir BES hesabı açmıştım. İşe başlayınca da artık %25’lik devlet katkısından faydalanmaya başlamıştım. Hem de bordrodan direk vergi matrahından düşüldüğü için nakit alıyorduk 0 Ne güzeldi! Artık o da BES’e yatıyor! 2008 ve 2009 yılsonu itibarıyla önemli bir tutara ulaşmadığı için bilançoya almamıştım. 2010’da tekrar ödeme yapmaya başladık. Mütevazı de olsa bir seviyeye gelmişti. Yılsonu itibarıyla 4.512 TL değere ulaşmıştı, tamamı devlet borçlanma araçları fonundaydı. (O zamanlar gerçekten bilinçli bir yatırımcı değilmişim, BES ve fonları hakkında bir yazı gelecek yakında, orada fon seçiminin öneminden bahsedeceğim)
Artık kısa veya uzun olması konusunda bir çaba sarfetmiyorum. Tek amacım var, o da açıklayıcı olması. Umarım başarılı olabiliyorumdur, yine de aklınıza takılan veya sormak istediklerinizi yorum bölümüne bırakın lütfen.
2010 yılını yaklaşık %50 tasarruf oranı (tam değeri bu yıl için bulamıyorum, kredi ödemeleri ve askerlik nedeniyle) kapatmışız. Yatırımlar konusunda daha karışık bir durum var:
- En büyük varlığımız olan evimizin değeri 150.000 TL’den 160.000 TL’ye %7 artmış,
- Altınlarımızın değeri 23.100 TL’den 29.400’ye %27 artmış,
- Borsa yatırımlarımız 16.020 TL’den 22.908 TL’ye %43 artmış,
- Toplam yatırım getirisi ise %12 olarak gerçekleşmiş.
Fakat toplam birikimimiz ise 79.027 TL’den 130.142 TL’ye %65 artmış. Bunun nedenlerini açıklamıyorum, çünkü dikkatli okuyucuların kendi kendilerine düşünerek önemli sonuçlar/dersler çıkaracağına eminim.
Son olarak dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim, 4 yıllık dönemin sonunda birikimler 100.000 TL’yi ancak geçebildi! 4 yılda 100.000 TL’nin biraz üstünde olan varlıklar, sonraki 6 yıl içinde 1 milyon TL’yi geçiyor!!! Bunu hiç unutmayın: Birikimleriniz; sürecin ilk yılları kaplumbağa, sonraki yılları ise tavşan hızıyla artacak!
2010 – 31 Aralık itibarıyla (tutarlar o günün parası
değeriyledir)
Dönem Sonu Varlıklar – 219.042 TL
- 160.000 TL değerinde Ev
- 29.400 TL değerinde Altın (420 gram)
- 25.130 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
- 4.512 TL değerinde BES bakiyesi
Dönem Sonu Borçlar – 88.900 TL
- 60.000 TL Babaya borç
- 28.900 TL banka kredisi kalan bakiye
Dönem Sonu Net Birikim – 130.142 TL
Yazıyı beğendiyseniz diğer popüler yazılarım:
- Milyoner’e Sorun!
- Çalışanın Vergi Yükü
- Beklentiler
- Bireysel Finans Nedir? Neden Önemlidir?
- Milyoner Olmak İçin Yapmanız Gereken İki Temel Şey!
- FIRE: Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik
- Parayla Satın Alabileceğiniz En Değerli Şey Nedir?
Yeni yazılar için Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarından takipte kalın! Beğendiyseniz lütfen sosyal medyada paylaşın! Soru ve görüşlerinizi de yorum olarak bırakın! Teşekkürler
Bir yanıt yazın