Nasıl Milyoner Oldu Serisi ile 2007’den 2017’ye 10 yıllık süreçte milyoner olma serüvenimi detaylarıyla anlatmıştım. İlk defa Kasım 2019’da aylık şekilde portföy durumu hakkında bir yazı hazırladım. Format olarak bu aydan itibaren tamamen farklı şekilde bir yazı çıkaracağım. Bu yeni bildirimde de, sadece tasarruf ve yatırım tutarlarını değil, ay içindeki gelir ve gider durumundan da bahsedeceğim. Umarım finansal özgürlük yolunda ilerleyen okuyucular için bir faydası olacaktır.
Kategori: FIRE!
Nasıl Milyoner Oldu Serisi ile 2007’den 2017’ye 10 yıllık süreçte milyoner olma serüvenimi detaylarıyla anlatmıştım. 2017’den bu yana ise portföyümle ilgili herhangi bir bilgi vermemiştim. Aslında kimsenin ilgisini çekeceğini düşünmediğim için paylaşmadım. Ayrıca öyle sürekli al-sat yapan biri olmamam ve yatırım anlamında kimseyi yönlendirmek istemememin de etkisi oldu. Fakat bir finansal özgürlük yolcusu olarak portföydeki ilerlememizi paylaşmanın ilgilenenlere az da olsa moral olabileceğini düşünerek fikrimi değiştirdim. Artık aylık olarak portföyün durumunu bir yazıyla göstereceğim.
En son neredeyse 2 yıl önce portföy durumunu yazdığım için arada geçen sürede olanları sadece özet geçeceğim. Bundan sonra aylık yazacağım için daha kompakt bir tasarım çıkarabilirim (okuması da daha kolay olur herhalde).
2017 sonu itibarıyla portföyün durumu şu şekildeymiş:
2017 – 31 Aralık itibarıyla (tutarlar o günün parası
değeriyledir)
Dönem Sonu Varlıklar – 1.046.018 TL
- 277.000 TL değerinde Ev
- 75.000 TL değerinde 1+1
- 60.000 TL değerinde Araba
- 136.590 TL değerinde Altın (870 gram)
- 86.744 TL değerinde ABD Piy. Hisse
- 290.486 TL değerinde Dolar
- 77.950 TL değerinde Kira Sertifikası
- 17.287 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
- 24.961 TL değerinde BES bakiyesi
Dönem Sonu Borçlar – 0 TL
Dönem Sonu Net Birikim – 1.046.018 TL
Tasarruf ve Yatırımlar
Sürekli vurgulamakta mahzur görmediğim: Milyoner Olmak için Yapmanız Gereken İki Temel Şey‘in tasarruf ve yatırım olduğunu tekrar söylemeden başlamayayım.
Maaştan Tasarruflarımız
Bu yazıda son kez daha önce kullandığım bir yapıyı kullanıyorum. Bloga bu yazıyla başlayanları öncelikle: Tasarrufun önemi için ilk sayılara bakmalarını rica edeceğim: “Nasıl Milyoner Oldu” Serisi İş hayatım boyunca aldığım ortalama maaşlarım:
- 2007 – 1.650 TL – 1.270 $
- 2008 – 2.000 TL – 1.560 $
- 2009 – 2.600 TL – 1.660 $
- 2010 – 3.000 TL – 1.990 $
- 2011 – 4.000 TL – 2.390 $
- 2012 – 4.500 TL – 2.500 $
- 2013. – 5.200 TL – 2.720 $
- 2014 – 5.600 TL – 2.550 $
- 2015 – 6.100 TL – 2.240 $
- 2016 – 9 ay ort. net – 6.200 $ (3 ay işsiz)
- 2017 – 4 ay ort. net – 6.200 $ / 7 ay 7.000 TL – 1.890 $ (1 ay işsiz)
- 2018 – 7 ay ort. net – 6.500 $ / 3 ay 7.200 TL – 1.800 $ (2 ay işsiz)
- 2019 – 7 ay ort. net – 6.700 $ (4 ay işsiz, halen de işsiz 0 )
Hatırlayanlar olacaktır belki; 2018’de tekrar yurtdışına giderek oradaki işime dönmüştüm. 2019’da da yine Türkiye’ye dönüş yaptım, fakat buradaki eski işime değil. Artık işsizim! Bu kendi isteğimle alınmış bir karar, özel nedenleri var. Fakat bunlar sağlık gibi herhangi bir sorundan kaynaklanmıyor. ABD’de tek başına kalmak zor geldiği için döndüm ve ailemi de alarak tekrar gitmek istediğim için Türkiye’de bir iş aramadım. Bu yazıda çok da fazla değinmeyeceğim bu hususa, belki ayrı bir yazıda daha çok konuşuruz.
Tasarruf konusunda dönersek; milyoner olmak bizi bozdu biraz 0 İlk defa yüksek maaşa rağmen tasarruf oranımızda önemli bir düşüş görüyorsunuz. Eşimin maaşının tamamı TR’deki harcamalarla sıfırlandı! Benim maaşım da ABD’de biraz konforlu yaşam tercih etmem ve aile için hediye harcamaları nedeniyle tasarruf oranı çok düşük kaldı, tabii 23 ayın 6sından işsiz olmamın da etkisi var. Oran olarak ortaya net bir rakam koyamıyorum bu sefer. Çok hareketli bir dönem olduğundan (iki ev, iki araba, sürekli uçuşlar..) harcamalarla ilgili sağlam notlar da alamadım. Ama yaklaşık olarak tasarruf oranımız %15 diyebilirim. %50’lileri ve üstünü gören bi aile olarak, evet milyonerlik bizi bozdu..
Yatırımlar
Yine daha önceki seri formatında yatırımlardan bahsedeceğim. Sadece kapsamı 23 aylık dönem olacak.
Bilançomuzdaki en büyük kalem 12 yıldır oturduğumuz evimizdi, artık değil! Çünkü değeri çok yavaş artıyor 0 Tabi havuzun büyümesinin etkisi de var 0
Klasik değerlemeyle bu sefer 2017’den 2019’a getiriyorum. 2019 Kasım için evimizi bilançoya % 14,61 artırarak 317.000 TL olarak yazıyoruz. (artış kaynak: tcmb)
Ayrıca bir de en kötü yatırımım 1+1’i bildiğiniz üzere hiçbir değer artışı olmadan bilançoda tutuyoruz. Cüzi miktarda kira getirisi bahsetmeye değer bulmadığım için gözardı ediyorum.
ABD’ye 2018’de gittiğimde 21.300 $’a (vergisi sadece 1.254 $’ydı!! 2.500 motor aracı burada alsaydım tahmini vergisi 40.000 $ olurdu…) sıfır kilometre bir araba almıştım. Bir yıldan biraz fazla süre kullandım fakat küçük bir kaza nedeniyle aracın değerinde yüksek oranda kayıpla (kaza küçük kayıp büyük) sadece 13.000 $’a satabildim. Yanlış bir karardı sıfır araç almak, daha uzun süre kalacağıma ilişkin varsayımım tutmadı.
Türkiyedeki arabamız sağ salim duruyor. Aracın değerinde bir artış var fakat bu tamamen yeni gelen araçların daha yüksek kurdan satılması nedeniyle (arabasının değeri arttığı için kendini iyi hissedenlerin, eskisini satınca yeni alacakları araba fiyatlarına da bakmalarını tavsiye ederim.).. Ben de bilançoda 60.000 TL’den tutmaya devam ediyorum. Neden? Çünkü bu değer artışı uzun vadede yerini aracın eskimesinden dolayı kayba bırakacak, bu süreçte gereksiz artışa neden olmasını istemiyorum.
Kira Sertifikası ve Vadeli Mevduat
Nasıl Milyoner Oldu Serisinin sekizinci sayısında kira sertifikasından kısaca bahsetmiştim. 2018 ve 2019’da yeni kira sertifikası alamadım, çünkü bireysel yatırımcı için pek satış yapmadı Hazine ve bu nedenle bankalarda ikincil piyasada kağıt kalmadı. Kasım 2019 itibarıyla elimde çok az miktarda kira sertifikası kaldı (28.157 TL). Ben de 2018 ve 2019’da faizlerin yükselmesiyle mevduatçı teyzeleri takip ederek vadeli mevduat yaptım. Açıkçası 31 Ağustos 2018’de vadeli mevduat stopaj oranlarının sıfıra kadar düşürülmesi kararımda çok büyük etkisi olduğunu itiraf etmeliyim (Tabii ki yüksek oranların da) Yine de portföyümün büyük çoğunluğunu oluşturan dolardan fazla bozdurmadım ve potansiyel kaybım hayli fazla. Dolar bölümünde daha detaylı anlatacağım.
Kasım 2019 itibarıyla 192.481 TL, günlük olarak işleyen bir vadeli hesapta (yıllık brüt %11,75 oranıyla) bulunuyor.
2017 sonunda 870 gram altını yılsonu için 157 gr./TL’den değerleyip, 136.590 TL olarak bilançoda görmüştünüz. Genellikle altına pek dokunmuyordum, fakat 2018’de faizlerin yükseleceği (herkes gibi) beklentisiyle altının tamamını sattım! Çok büyük bir hata olduğunu bugün anlayabiliyoruz! İş işten geçti ama eğer satmasaydım, bugün 270 gr./TL ile 234.900 TL değerinde olacaktı. Onun yerine ben dolarda bekledim (yani 6,85lerde satmadım, bugün 5,75)…
Yaptığım en büyük yatırım hatalarından biri olabilir. Daha sonrasında da hep biraz düşsün de alayım diye fırsat kolladım ama^ (Altının diğer yatırım araçlarına göre bu süreçte ne kadar kazançlı olduğunu görmek isterseniz: ilgili yazım)
ABD’de bulunduğum sırada yaptığım bazı hisse senedi yatırımlarım olduğundan (ilgilenenler olursa nasıl olduğu hakkında iki yazı kaleme almıştım: Yurtdışı Pisayalarda İşlem Yapmak ve Vergi Konusu) daha önceki yazıları okuyanlar haberdardır.
2018 ve 2019, tasarruf ve yatırım anlamında neredeyse kayıp yıllar oldu desem yanlış olmaz. Hem boş kalan kiralık ev gibi işsiz olduğum aylar hem de doğru olmayan yatırım kararlarım bu sonuçta etkili oldu. Borsada ise dolar bazında pek kazançlı bir dönem değildi benim için. Biraz da yukarıda bahsettiğim gibi dünyada faiz oranlarının artmasını beklerken tam tersi olunca borsanın yükselişine (ABD borsaları) katılamadım. Örneğin 2018’de artık borsalar çok yüksek, düşsün de o zaman alayım diye beklerken, son bir yılda S&P500 %25’ten fazla yükseldi.. Bense bu kervana 2019’un ikinci yarısında katıldım..
Not: Son dönemde yaptığım bütün alımları Robinhood isimli dijital yatırım uygulamasıyla yapıyorum. Neden, çünkü hiçbir komisyon ve masraf yok!
Amazon 2017 sonu itibarıyla Amazon’un hisse değeri 1.169 $, elimdeki 11 hissenin toplam değeri; 12.859 $, 48.478 TL olmuştu.
- 2018 Şubat ayında ise bu hisselerin tamamını 1.340 $’dan sattım. Evet kazançlı şekilde ayrıldım hisseden, fakat satmasam şu an değeri 1.800 $ civarında!
Altın satarken düşündüğüm gibi artan faizlerle borsanın inişe geçeceğini düşündüğümden değerli gördüğüm Amazon hisselerimi sattım. O günden bu yana da hayıflanarak bakıyorum..
- 2017 sonu itibarıyla Netflix’in hisse değeri 191 $, elimdeki 45 hissenin toplam değeri; 8.595 $, 32.403 TL oldu.
- Kasım 2019 itibarıyla Netflix’in hisse değeri 312 $, elimdeki 45 hissenin toplam değeri; 14.040 $, 80.730 TL oldu.
Satmayıp elimde tuttuğum Netflix geçen süreçte kazançlı oldu, özellikle TL bazında. Fakat 2018’in martından bu yana fiyatı 300 $’lar civarında, yani son dönemde pek de kazandırmadı.
- 2017 sonu itibarıyla Tesla’nın hisse değeri 311 $, elimdeki 5 hissenin toplam değeri; 1.555 $, 5.862 TL oldu.
- Kasım 2019 itibarıyla Tesla’nın hisse değeri 329 $, elimdeki 5 hissenin toplam değeri; 1.645 $, 9.458 TL oldu.
Tesla ve benim için heyecanlı bir dönemdi, 185$ lara kadar düşmüştü ama tekrar başladığı noktaya geri döndü. TL bazında yine fena sayılmayacak bir oran.
Bizde yasaklanmasıyla ismini duyduğunuza emin olduğum UBER Mayıs 2019’da 45$’dan halka arz edildi. Ben de önce 42 $’dan, daha sonra 36,50 $, 34 $, 30 $ olmak üzere çeşitli zamanlarda, farkettiğiniz gibi maalesef düşerken, alım yaptım.
- Kasım 2019 itibarıyla UBER’in (maliyetim ortalama 37,26$ ) hisse değeri 29,50 $, elimdeki 375 hissenin toplam değeri; 11.062 $ (maliyetim 13.972 $), 63.609 TL oldu.
En kötü yatırımları yaptığım bu dönemdeki bir diğer başarısızlık da UBER oldu. Biraz gaza geldim ilk alırken ve sonrasında düşüşlerde maliyet düşürüyorum diye.. Sanırım mecburen uzun vadeli yatırımcı oldum UBER’de!
ETF’lerin ne olduğu hakkında bir yazı (link) hazırlamıştım 2018’de. Bu yıl da hisse seçerek yatırım yapmak yerine ETF’lerle endekslere pasif yatırımdan bahsettiğim bir yazım (link) vardı. Konuyla ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler önce bu yazılara bakabilir.
Gördüğünüz üzere spesifik olarak hisse seçerek pek alım yapmadım bu süreçte (UBER ve birazdan bahsedeceğim aylık temettü veren hisseler dışında). Faizlerin bırakın artmayı, tekrar düşmeye başlamasıyla birlikte biraz geç de olsa borsa yatırımı yapmaya başladım.
- Kasım 2019 itibarıyla Vanguard Total Stock Market ETF değeri 160$ (maliyetim 150$), elimdeki 15 hissenin toplam değeri; 2.400 $, 13.800 TL oldu.
- Kasım 2019 itibarıyla Vanguard S&P 500 ETF değeri 288$ (maliyetim 275$), elimdeki 15 hissenin toplam değeri; 4.320 $, 24.840 TL oldu.
- Kasım 2019 itibarıyla Vanguard High Dividend ETF değeri 92$ (maliyetim 89$), elimdeki 17 hissenin toplam değeri; 1.564 $, 8.993 TL oldu.
- Kasım 2019 itibarıyla Vanguard FTSE Emerging Markets Fund ETF değeri 42$ (maliyetim 41,50$), elimdeki 19 hissenin toplam değeri; 798 $, 4.589 TL oldu.
Toplamda 9.082 $ değerinde ETF ile dönemi kapatmışız. Bundan sonra da ETF lere daha çok ağırlık vereceğimi düşünüyorum.
Her ay istisnasız temettü ödeyen hisseler hakkında bir yazı (link) hazırlamıştım geçen ay. Çok yüksek meblağlarda olmasa da denemek için bu hisselerin bazılarından aldım.
- Kasım 2019 itibarıyla Realty Income Corporation hisse değeri 77$ (maliyetim 80,66$), elimdeki 14 hissenin toplam değeri; 1.078 $, 6.199 TL oldu.
- Kasım 2019 itibarıyla LTC Properties hisse değeri 46,65$ (maliyetim 51,64$), elimdeki 20 hissenin toplam değeri; 933 $, 5.364 TL oldu.
Kasım 2019 itibarıyla Main Street Capital Corporation hisse değeri 42,37$ (maliyetim 42,68$), elimdeki 15 hissenin toplam değeri; 636 $, 3.655 TL oldu.
2017’den bu yana dolar beye çok bağlanmışım. Büyük bir yanlıştı: 2017’ye göre evet artıdayım TL bazında, fakat 2018 ve 2019’daki kaçırdığım fırsat maliyeti açısından bakarsak durum değişiyor..
Mesela 2018’de dolar 6,5ları gördüğünde satıp TL vadeli mevduat yapanlar çok kazançlılar. Eylül 2018’de 6,5dan 100.000$ bozdurup TL vadeli mevduat yapan biri 1 yılın sonunda i35.000$danfazlaya ulaşabilirdi! Dolar bazında %35 kazanç…
Olmadı, artık önümüzdeki maçlara bakcaz 🙂 Daha önce defalarca çok iyi bir yatırımcı olmadığımı söylemiştim.
Dolarda geçen bu 23 aylık dönemde küçük miktarlarda aldım, sattım vss hesap çok hareketliydi. Ama durum tespiti yaptığımız için sadece yılsonu bakiyemizi veriyorum: 65.345 $ olarak gerçekleşmiş. Bu rakamın Türk Lirası karşılığı da 5,75 $/TL kurundan 375.733 TL olmaktadır.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)
2018-2019 döneminde azar azar da olsa katkı yapmaya devam ettik: Kasım 2019 itibarıyla 45.863 TL değere ulaşmış. BES portföyünün dağılımı şu şekilde:
- %50 hisse senedi fonu,
- %35 devlet borçlanma araçları fonu
- %15 altın fonu
Fonlardaki değer artışlarına göre tekrar bu oranlara dönecek şekilde bir yapıyı tercih ettim. Örneğin altın çok artıp değeri portföyün %20’sine gelince sistem altın fonundan satış yapıp diğerlerine geçiyor.
2019 – 29 Kasım itibarıyla (tutarlar günün parası
değeriyledir)
Dönem Sonu Varlıklar – 1.315.472 TL
- 317.000 TL değerinde Ev
- 75.000 TL değerinde 1+1
- 60.000 TL değerinde Araba
- 221.238 TL değerinde ABD Piy. Hisse
o 14.040 $, 80.730 TL Netflix
o 1.645 $, 9.458 TL Tesla
o 11.062 $, 63.609 TL UBER
o 9.082 $, 52.221 TL ETFler
o 2.647 $, 15.220 TL Aylık Temettü Hisseleri
- 375.733 TL değerinde Dolar
- 28.157 TL değerinde Kira Sertifikası
- 192.481 TL değerinde TL Vadeli Mevduat
- 45.863 TL değerinde BES bakiyesi
Dönem Sonu Borçlar – 0 TL
Dönem Sonu Net Birikim – 1.315.472 TL ( 228.776 $)
Değerlendirme
2017’de %50 tasarruf oranını gören Milyoner ailesi, o günden bu yana artan gelire rağmen tasarrufu %15’lerde kalmış.. Zaten iyi bir yatırımcı da değil, bir koyup üç alamıyor.. Neredeyse 2 yıllık sürede portföy tasarruf ve yatırımla sadece %25,8 artabilmiş. Bu sürede enflasyon %33,62 (23 aylık) artmış, dolar %49 yükselmiş, Mr. Milyoner izlemiş tabiri caizse..
Neden böyle oldu? Muhasebe ve istatistikler bazen hileli olabiliyor. Evet portföy çok az artmış ama buna neden olan 3 kalem var: Oturduğumuz ev, kiralık ev ve araba. Bu üç kalemin ikisi zaten hiç artmamış, diğeri de enflasyonun yarısından az. Bu ev/araba dışındaki portföye bakarsak %25,8 yerine %36,2 artış görüyorum. Enflasyondan iyi tamam ama yine de dolardan kötü. Bunun tasarrufun azalmasından sonra en önemli nedeni de altın satıp 100.000 TL’lik kazançtan vazgeçmek oldu sanırım. Eğer altın duruyor olsaydı, ev/araba dışı portföy artışı %51 olacaktı. Nasip.. Yine de bardağın dolu tarafından bakıp artık oturduğumuz ev hariç de milyoner olduğumuza (neredeyse 2 bin eksik çaktırmayın 🙂 ) odaklanabiliriz.
Yanlışlar yapıldı, içler çekildi, hayıflanmalar da eksik kalmadı. Ama olan oldu, geçen geçti 🙂 Dersleri çıkardık fakat şimdi önümüzde belirsiz bir dönem var. İşsiz olduğum için gelirim yok, eşimin maaşından da anlamlı bir tasarruf edemediğimizi gördük. Bakalım önümüzdeki Aralık 2019 portföyü nasıl görünecek, 2020’ye nasıl başlayacağız? Siz de kendinize bu soruları soruyor musunuz?
Yazıyı beğendiyseniz diğer popüler yazılarım:
- Bireysel Finans Nedir? Neden Önemlidir?
- Cep Telefonu Faturası Ne Kadar Olmalı?
- Ev Almak Akıllı Bir Yatırım mı?
- Araba Almak Mantıklı mı?
- FIRE : Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik
- Parayla Satın Alabileceğiniz En Değerli Şey Nedir?
Yeni yazılar için Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarından takipte kalın! Beğendiyseniz lütfen sosyal medyada paylaşın! Soru ve görüşlerinizi de yorum olarak bırakın! Teşekkürler
Keşke şu büyük hevesle beklediğim finansal özgürlük ve sonrasında gönüllü emeklilik gelse de her gün sabah çayımı alıp birer yazı yazabilsem.. Öyle herkesin yazı beklediğinden değil tabii. Benim hoşuma gitmeye başladı yazmak. Artık yolda yürürken veya araba kullanırken aklımdan; şunu mu yazsam, şöyle bir cümle kullanayım güzel durur 🙂 Bir sürü fikirler dolaşıyor.. Beyin jimnastiği gibi gerçekten. Sağolsun birçok okuyucu faydalandıklarını, hatta hayatlarında önemli değişiklikler yaptıklarını belirten mesajlar atıyorlar; fakat inanır mısınız bu süreçte sanırım en büyük kazanımı ben elde ediyorum!
Eskiden de bir dersi iyi öğrenip çevremdekilere anlatacak seviyeye geldiğimde farklı bir ‘level’a atladığımı hissederdim. Hem ‘konuyu anlatacak kadar öğrendim’ özgüveni etkisi hem de anlatabilmek için daha fazla öğrenme iştahının artması bu ‘level’ atlamasına neden oluyor. Şimdi blogda yazı yazmak da bende aynı hisleri uyandırıyor…
Bu yazı 11 parçadan oluşan serinin beşinci. Her yazıda farklı bir yılı kapsayarak ilerliyorum. Belki ilerde yatırım çeşidi bazlı, çalıştığım şirket sırası gibi farklı perspektiflerle de bakabiliriz.. Serinin ilerleyişi şu şekilde:
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 1 – Başlangıç: 2007 ve Öncesi
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 2 – A New Hope: 2008
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 3 – Empire Strikes Back: 2009
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 4 – Return of the Jedi: 2010
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 5 – Yeni Fırsatlar: 2011
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 6 – Çocuk Bereketiyle Gelir: 2012
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 7 – Yeni Bir İş, Yeni Bir Ben: 2013
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 8 – ********: 2014 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 9 – ******** 2015 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 10 – ******** 2016 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi Final – Milyoner: 2017 (Announced)
Neredeyse serinin ortasına geldik. Bir maraton gibi uzun soluklu bir yazı serisi oldu, ama umarım bittiğinde blogun temel taşı olarak yerini almış olacak.
Serinin daha önceki yazılarında başlığı Star Wars serisinin efsane ilk üç filminden almıştım. Artık esinlenme yok, o yıl gelişen olaylarla ilgili başlıklar veriyorum. 2011 için de askerden dönüp farklı bir şirkette işe başladığım için “Yeni Fırsatlar” ismini veriyorum.
İş hayatımız o kadar önemli ki hayatımızda. Hiç düşündünüz mü; işyerinizde geçirdiğiniz zaman, ailenizle birlikte olduğunuz süreden fazla! 8-5 çalışan biri sabahın erken saatinde çıkıyor evden, akşam ancak 6’da geliyor. İşyerinde geçen 9 saate karşı evde uyuyana kadar geçen 6 saat…
2011 — 1 Ocak itibarıyla (tutarlar o günün parası değeriyledir)
Dönem Başı Varlıklar — 219.042 TL
- 160.000 TL değerinde Ev
- 29.400 TL değerinde Altın (yaklaşık 420 gram)
- 25.130 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
- 4.512 TL değerinde BES
Dönem Sonu Borçlar — 88.900 TL
- 60.000 TL Babaya borç
- 28.900 TL banka kredisi kalan bakiye
Dönem Sonu Net Birikim —130.142 TL
Finansal olarak 2010 yılı sonunda yukarıda gördüğünüz şekilde bitirip 2011’a aktardım. Karşılaştırmak gerekirse, 2010 açılış bakiyem 79.027 TL imiş, geçen 1 yılda toplam artış 51.115 TL olmuş.
2010’daki bu artışın kırılımına bakarsak da; maaşımızdan yaptığımız %50’lik tasarruf ile 27.927 TL, yatırımların net getirisinden de sadece 23.188 TL gelmiş. 2009’da yatırım getirimiz çok düşüktü çünkü ev alırken çektiğimiz konut kredisinin 2 yıllık bütün faizini borçlar kısmına tahakkuk ettirmiştim. Yalnız 2010’da bile hala yatırım getirisi varlığımızdaki artışın ana kaynağı değil!
Tasarruf, tasarruf, tasarruf!
Serinin bir önceki yazısında askere gittiğimden bahsetmiştim. 2011 yılının ocak sonu itibarıyla terhis oldum. Aslında erkek okuyucular bilecektir, askerlik döneminde izin kullanmayanlar resmi terhis tarihinden izin süreleri kadar önce tezkere alarak ayrılırlar. Ben de resmi olarak 31 Ocak’a kadar askerdim, fakat 18 Ocak’ta tezkeremi alarak terhis oldum.
Çevremde bedelliden faydalanmadan askere giden çok az insan var. Bence çok şey kaçırıyorlar, müthiş bir tecrübeydi benim yaşadığım. Ama herkes için aynı şartlarda geçmemiş olabilir askerlik. Bakalım bizim çocukların döneminde nasıl olacak Türkiye ve güvenlik ortamımız?
•
Yeni Bir İş, Kendime Yeni Bir Ben Lazım
Sertap Erener’in 2001’deki harika şarkısını hatırlamayanlar için:
Sertab Erener – Kendime Yeni Bir Ben Lazim (Orjinal)
Zaman ne kadar çabuk geçiyor, 17 yıl geçmiş bu şarkının üzerinden…
Dedim ya İş çok önemli! Çalışmak zorunda olmayan çoook küçük azınlık dışında hepimiz mecburuz.. Bari güzel bir işimiz olsun değil mi 🙂 Ben de daha iyi bir iş bulma umuduyla askere gitmiştim, çünkü birçok şirketin işe alım kriteri, kızını veren babaların kriterlerinden yüksek! Askerliğini yapmamış olanlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıyorlar.
Ben de askerden döndükten sonra yeni bir iş aradım bir süre. Yaklaşık 1,5 ay işsiz olarak takıldıktan sonra martta yeni işime başladım. Daha önceki işime benzer, fakat az da olsa farklı bir kulvarda başladım. Önceki işlerime göre daha az yoğun, ama maaşı daha yüksek bir iş. Başka ne ister ki insan 🙂
2011 yılında askerden dönmem ve yeni bir işe başlamam dışında önemli bir olay olmadığı için hikaye kısmını çabuk geçip asıl konuya hızlıca giriyorum. Sürekli vurgulamakta mahzur görmediğim: Milyoner Olmak için Yapmanız Gereken İki Temel Şey‘in tasarruf ve yatırım olduğunu tekrar söylemek istiyorum.
Ben tasarruf etmek istemiyorum, sadece kâr etmek ve kısa yoldan zengin olmak istiyorum diyorsanız: Bu Blog size göre bir yer değil! Çünkü uzun vadede
“Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 5 – Yeni Fırsatlar: 2011 | | Mr. Milyoner
riskli bazı yatırımlardan kâr ederken, bazılarından da zarar edeceksiniz. Fakat sizi hiç yarı yolda bırakmayacak olan TASARRUFtur.
Tasarruf
Artık tasarrufun önemini gittikçe daha çok kavrıyorduk. Siz eğer yeni başladıysanız, ilk odaklanacağınız yer harcamalarınız ve tasarruflarınız olsun lütfen. (Şu yazıyı okuyabilirsiniz ilk olarak) 2009’dan beri kredi borcumuz olduğu için artık çok daha dikkat ediyorduk harcamalarımıza.
Mesela bizim gibi evlenen birçok arkadaşımız hemen arabalarını almıştı. Biz evin kredi ödemeleri sonrasında paramız kalması rağmen araba almak yerine yatırım yaptık. Bazılarınız için bu mantıksız, saçma, gereksiz veya belki varyemezlik olarak görülebilir. Ama bizce finansal özgürlük yolunda ilerleyen her birey/aile kararlarını verirken daha dikkatli olmalı ve seçimlerini kanaatkar olmaktan yana kullanmalı. Gerçi biz de çok geçmeden araba aldık, ama önce yatırım sonra lüks! Çünkü yatırımlarımız lükslerimizi ödedi!
2007 yılındaki ilk maaşım 1.650 TL idi. 2008 yılında ağustos ayına kadar da aynı kaldı, ağustos ayından sonra 2.200 TL oldu. 2009 yılında ise Eylül ayından itibaren 3.000 TL’ye çıktı (Özel sektörde ilk yıllarda artış hızı biraz yüksek olur, ama sonra enflasyona yaklaşır iyice). 2011’deki yeni işimle birlikte maaşım 4.000 TL oldu. Ağustos 2009’dan itibaren Ms. Milyoner de evimizin bütçesine katkı yapmaya başlamıştı. Ay bazında değil yılsonu toplam tasarruf ve oranını yazacağım (yakın yıllar için notlarım daha detaylı olacağından ay bazında görebiliriz):
- 2011 boyunca aldığım toplam maaş 40.601 TL imiş (lanet olası vergi dilimi artışlarından dolayı tabi elime geçen brüt 6.050*10=60.500 TL’den az!!) Nasıl bu kadar eminsen derseniz E-Devlet SGK Hizmet Dökümü sağolsun, kontrol ettim.
- Eşimin maaşı kısa bir süre için benden fazlaydı! Evet bir erkek için sıkıntı! Ama geçtim tabi hemen, merak etmeyin 🙂 Ms. Milyoner’in maaşını açıkça paylaşmayacağım.. 2011 yılı için onun kazancını kalan son 6 ay 950 TL kredi ödemesi ve diğer bütün harcamalar için kullandığımızı farz edebilirsiniz. Evli çiftler varsa 1 maaşı harcayıp diğerini tasarruf etmek, zor ama güzel bir hedef olabilir!
- Ms. Milyonerin maaşını kredi ödemesi ve harcamalar için kullandığımız için benim maaşımın neredeyse tamamını tasarruf ettik. Yani yaklaşık tasarruf oranımız %55. Yaklaşık diyorum çünkü 2011’da ben 1 ay boyunca askerdeydim ve 1 ay da işsizdim. Ayrıca tasarruf miktarımızın bir kısmı da kredi ödemelerine gidiyordu. 2011’da 11.400 TL kredi geri ödemesi yaptık.
2009’da bütün varı yoğu satıp üstüne kredi çekip ev almıştık (Ev almanın akıllı bir yatırım olup olmadığıyla ilgili yazım, O zamanlar böyle bloglar yoktu, ya da benim haberim yoktu; okuyup daha bilinçli kararlar alabileyim… Umarım sizler kararlarınızı daha fazla araştırma ve bilgiyle alırsınız). Böylece borsanın şahlandığı yılda sadece izlemekle yetindim.. Ama 2010’da kredi ödemelerinden kalan az miktarla da olsa biraz yatırım yapabilmiştim. En az çeşitli yatırım yaptığım yıllardan biri olabilir 2010. Çünkü birikimim likit değildi, çoğunluğu eve bağlıydı ve kredi ödemem vardı.
2011’de yatırım için daha iştahlıydım. Çünkü askerden dönüp yeni bir işe başlayarak gelirimi artırmıştım. Fakat gel gör ki heyecanı en yüksek yatırım
aracı olan borsa pek keyif vermiyordu..
2011 yılında sahip olduğumuz en büyük yatırım kalemi hala evimizdi. 2009’da 140.000 TL’ye aldığımız evimizi, 2010’da 150.000 TL olarak değerleyip bilançoda belirtmiştim. Taktir edersiniz ki ev fiyatını ancak yaklaşık olarak değerleyebiliyoruz. 2011 yılı sonu için de enflasyon oranının (%10,45) biraz altında değerleyerek (%9,4 ile) 175.000 TL olarak alıyorum.
Bankaya olan kredi borcumuzun toplamı 28.900 TL idi. Yıl içinde her ay düzenli olarak ödemelerimizi yaptık ve kalan borç bakiyemiz 11.400 TL azalarak 17.500 TL’ye düştü.
2009’da roket gibi yükselen borsayı sadece izliyordum. Henüz tecrübeli bir borsa yatırımcısı değildim (belki hala değilim) ama yükselişi kaçırmak güzel bir his değil. O yüzden 2010’da bir miktar TL bakiyesi oluştukça az da olsa girmeye başlamıştım. Fakat 2011’de borsayı sadece izlemekle yetindim.
Beni özellikle twitter’dan Borsa üstadlarının tavsiyesi üzerine takip etmeye başlayanlar belki hayal kırıklığına uğramıştır. Ama bunu belirtmek isterim ki, borsa uzmanı hiç olmadım. Borsada uzun vade yatırımcısı da olmadım.. Genellikle hisselerimi 6-10 ay vadelerle tuttum (2015’te yaptığım yurtdışı hisse senetleri yatırımları hariç). Keşke olsa mıydım? Evet özellikle borsanın önemli şirketlerinden alıp uzun süre tutsaydım, eminim şu anda sahip olduğumdan çok daha yüksek bir birikime sahip olabilirdim. Ama henüz yatırım konusunda toy olduğumda herkes gibi ben de sabırsızdım!
2011’de dediğim gibi hisse senedi yatırımım yoktu, borsa da pek tat vermiyordu zaten..
2011’de kaçırdığım en büyük fırsat altındı! Ocak ayında 70 liralarda olan gram altın, yıl sonunda 100 TL olmuştu… Uzun bir süre sadece izlemekle yetindim,
“Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 5 – Yeni Fırsatlar: 2011 | | Mr. Milyoner fakat mayıs ayında 75 TL’leri bulunca hızla giden trene atlama isteğim geç de olsa ağır basmış.
- 5 Mayıs’ta gramı 75,75 TL’den 200 gr. altın almışım. Bu alım için 15.150 TL ödeme yapmışım.
- 10 Ağustos’ta ise gramı birçok kişi için psikolojik sınır olan 100 TL’yi görünce hemen sattım 0 200 gr. altını 100,50 TL’den (daha sonra biraz daha yükseldi tabii..) satarak 20.100 TL elde etmişim.
Dediğim gibi yıl içinde çok hızlı yükselen altın treninden çok az faydalanabildim.. Ama biz küçük yatırımcının kaderidir, dipten alamaz tepeden satamayız. Ve genellikle de bu yüksek getiri trenlerini sadece izleriz (hemen yanlış anlamayın Q ben de küçük yatırımcıyım)
Serinin 3.sünü okuyanlar hatırlayacaktır, düğünümüzde takılan altınların bir kısmını birikim hesabında takip ediyorduk. Düğün altınlarımızı ise satmadık, yıl sonunda 99 TL ile değerlediğimizde ise 420 gr.’ı 41.580 TL olmaktadır.
Neden bilmiyorum, hiç euro alıp satmamışım! Açıkçası bunun nedenini bilmiyorum. Ülke olarak ilişkilerimizin çoğunluğu avrupayla da olsa bizim için dolar daha önemli bir para birimi olmuştur, fakat ben euroyu tamamen gözardı etmişim. Hala da öyleyim..
- Notlarıma göre 7 Mart’ta 1,59 USD/TL kurundan 5.000 $ (7.950 TL karşılığı) almışım.
- Ayrıca geçen sürede hiç artmamasına rağmen (nedenini hatırlamıyorum) 3 Haziran’da yine 1,59 USD/TL kurundan bu sefer 7.000 $ (11.130 TL karşılığı) daha almışım.
Yılsonlarına genellik TL olarak girerim, ama altını satmama rağmen doları yılsonunda tutmuşum. Yılın son işgünü olan 30 Aralık kuruyla değerleyince toplamdaki 12.000 $’in Türk Lirası karşılığı da 22.680 TL olmuş.
Bu arada dolar mevduatımı eskiden vadesiz mevduatta kuzu kuzu tutardım. 2011’de de öylece uyumuş bankada…
Yıl içinde tasarruflar, altın ve dolar alım-satımı ile sürekli değişen miktarlarda
TL mevduat tutmuşum. Yıl sonunda 28.270 TL vadesiz mevduat ile kapatmışım.
Ayrıca yılsonuna doğru artık peder beye de biraz ödeme yapayım demişim 🙂 Bu kadar da yüzsüzlük olmaz di mi 🙂 Evet sağolsun, faizsiz kredisiyle çok yardımcı oldu babam, ben de aralık ayı içinde kendisine 10.000 TL geri ödeme yapmışım notlarıma göre.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BE S)
Daha önceki yazılarda da bahsetmiştim, 2006’da bir BES hesabı açmıştım. İşe başlayınca da artık %25’lik devlet katkısından faydalanmaya başlamıştım. Hem de bordrodan direk vergi matrahından düşüldüğü için nakit alıyorduk 🙂 Ne güzeldi! Artık o da BES’e yatıyor! 2008 ve 2009 yılsonu itibarıyla önemli bir tutara ulaşmadığı için bilançoya almamıştım. 2010’da tekrar ödeme yapmaya başladık. Mütevazı de olsa bir seviyeye gelmişti.
2011’de de katkı yapmaya devam ettik, yılsonu itibarıyla 6.643 TL değere ulaşmıştı, tamamı devlet borçlanma araçları fonundaydı. (O zamanlar gerçekten bilinçli bir yatırımcı değilmişim, BES ve fonları hakkında bir yazı gelecek yakında, orada fon seçiminin öneminden bahsedeceğim)
Artık kısa veya uzun olması konusunda bir çaba sarfetmiyorum. Tek amacım var, o da açıklayıcı olması. Umarım başarılı olabiliyorumdur, yine de aklınıza takılan veya sormak istediklerinizi yorum bölümüne bırakın lütfen.
2011 yılını yaklaşık %55 tasarruf oranı (tam değeri bu yıl için bulamıyorum, kredi ödemeleri ve askerlik nedeniyle)
kapatmışız. Yatırımlar konusunda daha karışık bir durum var:
• En büyük varlığımız olan evimizin değeri 160.000 TL’den 175.000 TL’ye %9,4 artmış,
- Düğün altınları 29.400 TL’den 41.580’ye %41 artmış, ayrıca yıl içindeki 15.150 TL alımdan 20.100 TL’ye satarak %33 kâr etmişim. Ağırlıklandırırsak altından %38 getiri elde etmişim,
- Dolar yatırımı da 19.080 TL’den 22.680 TL’ye %19 artmış,
- Toplam yatırım getirisi ise %16 olarak gerçekleşmiş. 2011 yılı enflasyonunun %10,45 olduğunu düşünürseniz, çok iyi bir yatırımcı olmadığımı söyleyebilirsiniz.
Toplam birikimimiz ise 130.142 TL’den 206.673 TL’ye %59 artmış. Yatırımlar sadece %16 artarken, birikim %59 artıyor!Bunun nedenlerini açıklamıyorum, çünkü dikkatli okuyucuların kendi kendilerine düşünerek önemli sonuçlar/dersler çıkaracağına eminim.
Son olarak dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim, 4 yıllık dönemin sonunda birikimler 200.000 TL’yi ancak geçebildi! 5 yılda 200.000 TL’nin biraz üstünde olan varlıklar, sonraki 5 yıl içinde 1 milyon TL’yi geçiyor!!!
İlk 5 yılda 0’dan 200.000 TL’ye, ikinci 5 yılda 200.000 TL’den 1.000.000 TL’nin üstüne! İkisi de 5 yıl, ama sonuç nasıl farklı değil mi? Bunu hiç unutmayın: Birikimleriniz; sürecin ilk yılları kaplumbağa, sonraki yılları ise tavşan hızıyla artacak! (Para parayı çeker demiş miydim?)
2011 — 31 Aralık itibarıyla (tutarlar o günün parası
değeriyledir)
Dönem Sonu Varlıklar — 274.173 TL
- 175.000 TL değerinde Ev
- 41.580 TL değerinde Altın (420 gram)
- 22.680 TL değerinde Dolar (12.000 $)
- 28.270 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
- 6.643 TL değerinde BES bakiyesi
Dönem Sonu Borçlar — 67.500 TL
- 50.000 TL Babaya borç
- 17.500 TL banka kredisi kalan bakiye
Dönem Sonu Net Birikim — 206.673 TL
Yazıyı beğendiyseniz diğer popüler yazılarım:
- Bireysel Finans Nedir? Neden Önemlidir?
- Cep Telefonu Faturası Ne Kadar Olmalı?
- Ev Almak Akıllı Bir Yatırım mı?
- Araba Almak Mantıklı mı?
- FIRE : Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik
- Parayla Satın Alabileceğiniz En Değerli Şey Nedir?
Yeni yazılar için Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarından takipte kalın!
Beğendiyseniz lütfen sosyal medyada paylaşın! Soru ve görüşlerinizi de yorum olarak bırakın! Teşekkürler
Serinin dördüncü sayısına kadar geldik. Biliyorum çok sık yazamıyorum, keşke daha fazla boş vaktim olsa da yazabilsem. Aklımda az bilinen ve farklı konularda [küçük yatırımcılar için serileri (nakit akışı, eurobond, vadeli mevduat vb.), tasarruf serileri (cep telefonu, internet, mutfak masrafları vb.), BES..] yazılar için kafamda fikirler var. Özellikle sizlerin gösterdiği ilgi ve alaka, bloga daha fazla zaman ayırmam için beni motive ediyor.
Ayrıca sizlerin de sorularıyla sohbet edebileceğimiz sosyal medya üzerinden bir canlı yayın da düşünüyorum. Bakalım daha birçok düşünce/proje var, sizlerden de güzel fikirler geliyor..
Bu yazı 11 parçadan oluşan serinin dördüncüsü. Her yazıda farklı bir yılı kapsayarak ilerliyorum. Belki ilerde yatırım çeşidi bazlı, çalıştığım şirket sırası gibi farklı perspektiflerle de bakabiliriz.. Serinin ilerleyişi şu şekilde:
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 1 – Başlangıç: 2007 ve Öncesi
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 2 – A New Hope: 2008
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 3 – Empire Strikes Back: 2009
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 4 – Return of the Jedi: 2010 (Okumaktasınız)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 5 – Yeni Fırsatlar: 2011
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 6 – Çocuk Bereketiyle Gelir: 2012
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 7 – Yeni Bir İş, Yeni Bir Ben: 2013
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 8 – ********: 2014 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 9 – ********: 2015 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi – 10 – ********: 2016 (Announced)
- “Nasıl Milyoner Oldu?” Serisi Final – Milyoner: 2017 (Announced)
İstediğim hızda ilerleyemiyorum. Yazı yazmak gerçekten zor işmiş. Belki de ben fazla inceliyorum.. Umarım gittikçe hızlanır ve de daha fazla zaman ayırabilirim.
Bu yazı Star Wars serisinin isimlerinden esinlendiğim son yazı olacak. Daha önceki yazıda Star Wars’ın meşhur kayan yazılarıyla bir video hazırlamıştım. Beklediğim etkiyi alamadığım için bu sefer de video için uğraşmadım, sonuçta siz okuyucuların görüşleri benim için önemli 0 İktisadın en temel ilkesidir: Arz-Talep ilişkisi!
Neden Star Wars? Bilmem galiba sevdiğim için atıfta bulunmak istedim. Önceki yazıda “A New Hope” başlığı 2008 yılı için bana çok uygundu, serinin üçüncü yazısı için de “Empire” sanırım borsanın 2008’deki kötü performansından sonra 2009 yılında yaptığı büyük çıkışı “strikes back” için uygun düşüyordu. Çünkü borsa 2009’da tam %96 artmış, neredeyse ikiye katlamıştı! Bu yazıda ise “Jedi” tahmin edebileceğiniz üzere ben oluyorum 0 Ve geri dönüşümde zorunlu askerlik hizmetimi ifa edeceğim, yani kamuflajları çekip nöbetlere koşacağım 2010 için uygun sanırım 0
AçılışBakiyesi
2010 -1 Ocak itibarıyla (tutarlar o günün parası değeriyledir)
Dönem Başı Varlıklar —179.327 TL
- 150.000 TL değerinde Ev
- 23.100 TL değerinde Altın (yaklaşık 420 gram)
- 6.227 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
Dönem Sonu Borçlar —100.300 TL
- 60.000 TL Babaya borç
- 40.300 TL banka kredisi kalan bakiye
Dönem Sonu Net Birikim — 79.027 TL
Finansal olarak 2009 yılı sonunda yukarıda gördüğünüz şekilde bitirip 2010’a aktardım. Karşılaştırmak gerekirse, 2009 açılış bakiyem 42.713 TL imiş, geçen 1 yılda toplam artış 36.560 TL olmuş.
2009’deki bu artışın kırılımına bakarsak da; maaşımdan yaptığım %45’lik tasarruf ile 12.300 TL, düğündeki takıların katkısı ile 23.100 TL (yılsonu değeri) ve yatırımların net getirisinden de sadece 1.160 TL gelmiş. 2009’da yatırım getirisinin çok düşük olmasının sebebi; ev alırken çektiğimiz konut kredisinin 2 yıllık bütün faizini borçlar kısmına tahakkuk etmesini beklemeden yazmamdır. Bunu hem benim hem de siz okuyucuların takip ederken kafası karışmasın diye yaptım.
Zorunlu askerlik biliyorsunuz her Türk erkeğinin vatani görevidir. Herhangi bir özürü veya rahatsızlığı olmadığı sürece eğitim durumuna göre belirli süreler için zorunlu olarak görevini yerine getirir. Tabii karşılığında belirlenen bir miktar para ödeyerek “bedelli” de yapılabilir, fakat bu her nesil ve yaş grubuna aynı şansla denk gelmiyor..
Askerlikten Soğutma
Bilenleriniz vardır, Türk Ceza Kanunu’nun 318. Md.si “Halkı Askerlikten Soğutma” hakkındadır:
(1) Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya
telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.
Ben yazacaklarıma dikkat ediyorum, lütfen sizler de yazacağınız yorumlarda aynı hassasiyeti gösterin 🙂 Fakat şunu da söylemek isterim; bilakis insanları askerlikten soğutmak, bence kadın-erkek ayrım yapmadan her vatandaşın bu görevi yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum 🙂 Artık kadın ve erkeğin eşit şartlarda yaşadığı bir çağdayız. Eminim kadınlarımız da en az biz erkekler kadar vatanını seviyor ve ona hizmet etmek istemektedir. Haksız mıyım? 🙂
Askerliğini Yapmayan Adama Kız mı Verilir?
Sağolsun, benim Kayınpeder böyle bir girişimde bulunmadı 0 Belki de bedelli yapacağımı düşündü, bilemiyorum hala sormadım. Serinin önceki yazısını okuyanlar bilecektir, Ms. Milyoner ile 2009’da evlendiğimizde henüz askerliğimi yapmamıştım. Henüz gidecek vakit olmamıştı, 2007’de mezun olup hemen çalışmaya başlamıştım.
Ama damdan düşen biri olarak henüz gitmeyen gençlere evlenmeden gitmelerini tavsiye ederim. Hatta evlilik çağında kızı olan varsa da, bizim Kayınpeder kadar hoşgörülü olmayın. Gitsin askerliğini yapsın, öyle gelsin 🙂
Biraz askerlik anısı dinleyeceksiniz kaçarınız yok 🙂 Ama ilginç bir askerliğim oldu, bu bölümü atlayanlar çok şey kaçıracaklar, benden söylemesi!
Celp dönemleri sanırım artık değişti, ben 2010 yılında giderken Üniversite mezunları yıl içinde iki dönemde askere gidiyordu. Ben Ağustos celbiyle gidecektim. Askerlik şubesinden başvuru vs., heyecanla nerde askerlik yapacağımı bekliyordum. Aynı dönemde askere gideceğim yakın bir arkadaşımla birlikte Denizci olarak çıkmıştı. Hem de bütün denizciler aynı yerde acemi eğitimi alacağı için birlikte gidecektik!
Ağustos ayında asker olup, Türkiye’nin en sıcak yerinde askerliğin en çok koşturulan ve eziyet çekilen acemi birliğinde olmak büyük şanssızlıktı. Bütün denizci askerler İskenderun’da acemi eğitimi alıyordu! Ülkemizde ne kadar güzel sahil beldelerimiz varken neden orayı seçtiklerini hala bilmiyorum!
Yakın arkadaşımla birlikte teslim olmaya (neden askere de suçlu gibi karakola teslim olmak ifadesi kullanılıyor acaba?) gittik. Her uyanık asker adayı gibi, şehirde gezip mümkün olan en geç saatte tabii ki:) Arka arkaya girdiğimiz için acemi er numaralarımız da peş peşeydi. Bu nedenle ranza badisi olduk 🙂
Hava çok sıcak ve nemliydi! İnanılmaz bir atmosfer… İlk gün işte kıyafet vs hepsini aldık, su gibi terledik.. Koğuşa gidince ne görelim 200 kişilik yatakhane klimalı! Şok! Bizim evde klima yok 🙂 Dışarısı cehennem gibiydi, ama geceleri kalın eşofman ve battaniyeye rağmen buz gibi soğuktu.. Askerin eline verirsen klimanın kumandasını!
Koştuk, zıpladık, yasa gereği mecburi olan 3 kurşun atışımızı yaptık, tören için uygun adım marş çalıştık vs. Yalnız hayatımda hiç bu kadar şaşırdığımı hatırlamıyorum. Yaklaşık 2400 askerin usta birliğinde görev yerleri ve sınıflarını belirlemek için tek tek herkesin 1 dk.lık videosunu çektiler, onları bir heyet izledi. Daha sonra da yine tek tek herkesle mülakat yaptılar, ne iş yaparsın kabiliyetlerin nedir vs. Bravo dedim, karacı arkadaşların yaşadıklarını duyduktan sonra.
Bütün mülakat vs. sonuçlandı. Heyecanla bekliyoruz, neresi çıkacak usta birliği diye. Komutan okuyor sırayla: İşte Er. sınıfın şu, yeri bilmem ne Gelibolu Gemisi, bilmem nerenin birliği fln okuyor. Bana bir okudu, Vardabandra Er! H-8 Komutanlığı! Arkadaş bu ne dedim?! Vardabandra ne, H-8 ne? Nasıl bir ketenpereye düştük! Anlatan komutan dahil, kimse bilmiyor 0 Gidip usta birliğine katılana kadar ben de öğrenemedim ne olduğunu..
Ama müthiş rahat bir usta birliği ve askerlik yaptım. Düşünün şu anda mesaim 8’de başlıyor, 7’de uyanıyorum. Askerde 8’de yani daha geç uyanıyordum, sporumuz yoktu, 9’da denize karşı çayımızı yudumlayarak kahvaltı yapıyorduk. Acemi birliğinde atışlarlardaki 30 sn. dışında silah tutmadım, hiç nöbet tutmadım. Şu an üç ayda bir sinemaya gidiyoruz, askerde haftada iki gece sinemadaydık (Donanma Komutanlığı devasa bir yer, içinde 2 bin kişilik sinema salonu var). Şu an ayda bir halısaha maçı yapıyorum, askerde her hafta oynuyorduk. 115 günü usta birliğinde geçirdim, 32 kere çarşı iznine çıkmışım! Ve normalde askerler akşam 5’te dönmüş olur birliğine, biz gece 12’ye kadar dönmüyorduk!
Gerçekten anlatmakla bitmeyecek kadar rahat bir askerlik yaptım. Herkesin bu kadar şanslı olmadığını biliyorum. Eğer daha güzel ve rahat şekilde askerlik yapanlar varsa yorumlarda anlatabilir 🙂
Üniversitede çeşitli kanallardan gelirim vardı, iş hayatına başlayınca sadece maaş ve yatırım getirilerim kalmıştı. Zaten okuyanlar hatırlar Milyoner Olmak için Yapmanız Gereken İki Temel Şey‘in tasarruf ve yatırım olduğunu söylemiştim.
Maaştan Tasarruflarımız
Ben tasarruf etmek istemiyorum, sadece kâr etmek ve kısa yoldan zengin olmak istiyorum diyorsanız: Bu Blog size göre bir yer değil! Çünkü uzun vadede riskli bazı yatırımlardan kâr ederken, bazılarından da zarar edeceksiniz. Fakat sizi hiç yarı yolda bırakmayacak olan TASARRUFtur.
Tasarruf
Artık tasarrufun önemini gittikçe daha çok kavrıyorduk. Siz eğer yeni başladıysanız, ilk odaklanacağınız yer harcamalarınız ve tasarruflarınız olsun lütfen. (Şu yazıyı okuyabilirsiniz ilk olarak) 2009’dan beri kredi borcumuz olduğu için artık çok daha dikkat ediyorduk harcamalarımıza.
Mesela bizim gibi evlenen birçok arkadaşımız hemen arabalarını almıştı. Biz evin kredi ödemeleri sonrasında paramız kalması rağmen araba almak yerine borsada yatırım yaptık. Bazılarınız için bu mantıksız, saçma, gereksiz veya belki varyemezlik olarak görülebilir. Ama bizce finansal özgürlük yolunda ilerleyen her birey/aile kararlarını verirken daha dikkatli olmalı ve seçimlerini kanaatkar olmaktan yana kullanmalı. Gerçi biz de çok geçmeden araba aldık, ama önce yatırım sonra lüks! Çünkü yatırımlarımız lükslerimizi ödedi!
2007 yılındaki ilk maaşım 1.650 TL idi. 2008 yılında ağustos ayına kadar da aynı kaldı, ağustos ayından sonra 2.200 TL oldu. 2009 yılında ise Eylül ayından itibaren 3.000 TL’ye çıktı (Özel sektörde ilk yıllarda artış hızı biraz yüksek olur, ama sonra enflasyona yaklaşır iyice). Temmuz sonu itibarıyla askere gittiğim için 2010’da maaşım artmadı. Ama Ağustos 2009’dan itibaren Ms. Milyoner de evimizin bütçesine katkı yapmaya başlamıştı. Ay bazında değil yılsonu toplam tasarruf ve oranını yazacağım (yakın yıllar için notlarım daha detaylı olacağından ay bazında görebiliriz):
- 2010 boyunca aldığım toplam maaş 20.028 TL imiş (lanet olası vergi dilimi artışlarından dolayı tabi elime geçen 3.000*7=21.000 TL’den az!!) Nasıl bu kadar eminsen derseniz E-Devlet SGK Hizmet Dökümü sağolsun, kontrol ettim.
- Eşimin maaşı kısa bir süre için benden fazlaydı! Evet bir erkek için sıkıntı! Ama geçiyorum hemen, merak etmeyin 0 Ms. Milyonerin maaşını açıkça paylaşmayacağım.. 2010 yılı için onun kazancını 950 TL kredi ödemesi ve diğer bütün harcamalar için kullandığımızı farz edebilirsiniz.
- Ms. Milyonerin maaşını kredi ödemesi ve harcamalar için kullandığımız için benim maaşımın tamamını tasarruf ettik. Yani yaklaşık tasarruf oranımız %50. Yaklaşık diyorum çünkü 2010’da ben 5 ay boyunca askerdeydim, yani 25 liralık asker maaşını saymazsanız gelirim yoktu. Ayrıca tasarruf miktarımızın önemli bir kısmı da kredi ödemelerine gidiyordu. 2010’da 11.400 TL kredi geri ödemesi yaptık.
2009’da bütün varı yoğu satıp üstüne kredi çekip ev almıştık. Böylece borsanın şahlandığı yılda sadece izlemekle yetindim.. Ama 2010’da kredi ödemelerinden kalan az miktarla da olsa biraz yatırım yapabildim. En az çeşitli yatırım yaptığım yıllardan biri olabilir 2010. Çünkü birikimim likit değildi, çoğunluğu eve bağlıydı ve kredi ödemem vardı.
Ev almanın akıllı bir yatırım olup olmadığıyla ilgili bir yazım var, o yüzden detaya girmiyorum. O zamanlar böyle bloglar yoktu, ya da benim haberim yoktu; okuyup daha bilinçli kararlar alabileyim… Umarım sizler kararlarınızı daha fazla araştırma ve bilgiyle alırsınız.
2010 yılında sahip olduğumuz en büyük yatırım kalemi evimizdi. Önceki yıl 140.000 TL’ye aldığımız evimizi yılsonunda 150.000 TL olarak değerleyip bilançoda belirtmiştim. Taktir edersiniz ki ev fiyatını ancak yaklaşık olarak değerleyebiliyoruz. 2010 yılı sonu için de enflasyon oranının (%6,4) biraz üzerinde değerleyerek (%7 ile) 160.000 TL olarak alıyorum.
Bankaya olan kredi borcumuzun toplamı 40.300 TL idi. Yıl içinde her ay düzenli olarak ödemelerimizi yaptık ve borç bakiyemiz 11.400 TL azalarak 28.900 TL’ye düştü.
Önceki yazıyı okuyanlar hatırlayacaktır, düğünümüzde takılan altınların bir kısmını birikim hesabında takip ediyoruz. 2010 yılı süresince toplam birikimimiz içindeki payının yeterli olduğunu düşündüğümüz için herhangi bir alım satım işlemi yapmadık. Yani altın bizim için pasif bir yatırım olmuş oldu 2010’da. Tut ve unut. Yıl sonunda 70 TL ile değerlediğimizde ise 420 gr.’ı 29.400 TL olmaktadır.
2009’da roket gibi yükselen borsayı sadece izliyordum. Henüz tecrübeli bir borsa yatırımcısı değildim (belki hala değilim) ama yükselişi kaçırmak güzel bir his değil. O yüzden 2010’da bir miktar TL bakiyesi oluştukça az da olsa girmeye başladım.
Eski göz ağrılarım Aselsan ve Bim yine beni cezbediyordu. Neden bu hisseler ilgimi çekiyordu derseniz kesinlikle istikrar ve potansiyel diyebilirim. Bim artık kendini ispatlamıştı ve gümbür gümbür perakende sektörünü sallıyordu. Artık bu kadar etkili olduğunu sanmıyorum. Fakat o yıllarda müthiş bir rüzgar yakalamıştı. Aselsan hakeza arkasındaki devlet gücü ve büyüyen savunma sanayi sektörünün amiral gemisiydi. Mesela TAI gibi diğer bir devin de borsada olmasını çok isterdim. Yıllardır halka açılması gündeme gelir, hatta bir dönem çok da yaklaşılmıştı, fakat bilmediğim gerekçelerle bu gerçekleşmedi.
2010’daki borsa yatırımlarımla ilgili çok az notum var. Hangi fiyattan kaç hisse aldığımı yazmamışım. Herhalde az miktarlarda olduğu için.
- 19 Şubatta 5.010 TL tutarında ASELS,
- 18 Martta 2.335 TL tutarında BIMAS,
- 14 Mayısta 5.233 TL tutarında ASELS,
- 2 Eylülde 3.442 TL tutarında BIMAS,
hissesi almışım. Hisselerin tamamını da ekim ayında aynı gün satmışım. Galiba hafta içi çarşı iznine çıktığım bir gündü 🙂 Neden sattığımı tam olarak not almamışım, fakat yanlış hatırlamıyorsam asker arkadaşımın tavsiyesiydi. Maalesef hisse bazında ne kadar kâr ettiğimi bilmiyorum. Toplamda 16.020 TL maliyetim olan hisselerden çıktığımda ağırlıklı olarak Aselsan’dan olmak üzere %40 civarı bir kâr elde ederek 22.908 TL ile nakde geçmişim. Yüzde olarak çok güzel bir kâr, fakat dediğim gibi toplam birikim içinde ağırlığı az olduğu için katkısı çok değil. Ayrıca o dönem uzun vadeli yatırımcı kimliğini kazanamamış ve o hisseleri tutmak yerine satmanın sonuçlarını hesaplamalara doyamıyorum… (serinin ilk yazısında Aselsana yönelik bir hesaplamayı görebilirsiniz)
Yıl içinde tasarruflar, hisse alım satımı ile sürekli değişen miktarlarda TL mevduat tutmuşum. Zaten 2010’a mütevazi bir TL bakiyeyle girmiştik. Yıl içinde de genellikle borsada yaptığım alımlarla düşük seviyelerde kalmış. Yıl sonuna doğru borsadan çıkmamla birlikte sene sonunu 25.130 TL ile kapatmışım.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)
Daha önceki yazılarda da bahsetmiştim, 2006’da bir BES hesabı açmıştım. İşe başlayınca da artık %25’lik devlet katkısından faydalanmaya başlamıştım. Hem de bordrodan direk vergi matrahından düşüldüğü için nakit alıyorduk 0 Ne güzeldi! Artık o da BES’e yatıyor! 2008 ve 2009 yılsonu itibarıyla önemli bir tutara ulaşmadığı için bilançoya almamıştım. 2010’da tekrar ödeme yapmaya başladık. Mütevazı de olsa bir seviyeye gelmişti. Yılsonu itibarıyla 4.512 TL değere ulaşmıştı, tamamı devlet borçlanma araçları fonundaydı. (O zamanlar gerçekten bilinçli bir yatırımcı değilmişim, BES ve fonları hakkında bir yazı gelecek yakında, orada fon seçiminin öneminden bahsedeceğim)
Artık kısa veya uzun olması konusunda bir çaba sarfetmiyorum. Tek amacım var, o da açıklayıcı olması. Umarım başarılı olabiliyorumdur, yine de aklınıza takılan veya sormak istediklerinizi yorum bölümüne bırakın lütfen.
2010 yılını yaklaşık %50 tasarruf oranı (tam değeri bu yıl için bulamıyorum, kredi ödemeleri ve askerlik nedeniyle) kapatmışız. Yatırımlar konusunda daha karışık bir durum var:
- En büyük varlığımız olan evimizin değeri 150.000 TL’den 160.000 TL’ye %7 artmış,
- Altınlarımızın değeri 23.100 TL’den 29.400’ye %27 artmış,
- Borsa yatırımlarımız 16.020 TL’den 22.908 TL’ye %43 artmış,
- Toplam yatırım getirisi ise %12 olarak gerçekleşmiş.
Fakat toplam birikimimiz ise 79.027 TL’den 130.142 TL’ye %65 artmış. Bunun nedenlerini açıklamıyorum, çünkü dikkatli okuyucuların kendi kendilerine düşünerek önemli sonuçlar/dersler çıkaracağına eminim.
Son olarak dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim, 4 yıllık dönemin sonunda birikimler 100.000 TL’yi ancak geçebildi! 4 yılda 100.000 TL’nin biraz üstünde olan varlıklar, sonraki 6 yıl içinde 1 milyon TL’yi geçiyor!!! Bunu hiç unutmayın: Birikimleriniz; sürecin ilk yılları kaplumbağa, sonraki yılları ise tavşan hızıyla artacak!
2010 – 31 Aralık itibarıyla (tutarlar o günün parası
değeriyledir)
Dönem Sonu Varlıklar – 219.042 TL
- 160.000 TL değerinde Ev
- 29.400 TL değerinde Altın (420 gram)
- 25.130 TL değerinde Türk Lirası Mevduat
- 4.512 TL değerinde BES bakiyesi
Dönem Sonu Borçlar – 88.900 TL
- 60.000 TL Babaya borç
- 28.900 TL banka kredisi kalan bakiye
Dönem Sonu Net Birikim – 130.142 TL
Yazıyı beğendiyseniz diğer popüler yazılarım:
- Milyoner’e Sorun!
- Çalışanın Vergi Yükü
- Beklentiler
- Bireysel Finans Nedir? Neden Önemlidir?
- Milyoner Olmak İçin Yapmanız Gereken İki Temel Şey!
- FIRE: Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik
- Parayla Satın Alabileceğiniz En Değerli Şey Nedir?
Yeni yazılar için Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarından takipte kalın! Beğendiyseniz lütfen sosyal medyada paylaşın! Soru ve görüşlerinizi de yorum olarak bırakın! Teşekkürler
Çoğumuzun bildiği gibi, ülkelerin gelişmişliği genellikle GSYH (gayrisafi yurtiçi hasıla) veya çeşitli ekonomik göstergeler ile ölçülür, karşılaştırılır. OECD, bunun ötesine geçerek, ülkelerin refah ve esenlik seviyelerine ilişkin fikir veren yeni bir endeks oluşturmuş. Bu endeks, 11 alt endeksten oluşuyor. Bunlar da maddi yaşam koşulları ve hayat kalitesi açısından ülke karşılaştırmaları yapmaya imkan sağlıyor.
Türkiye’nin aralarında olduğu ülkeler listesinde detaylı bilgi ve veriye bu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.oecdbetterlifeindex.org/
Ben bu yazıda, OECD çalışmasının “Hayat nasıl gidiyor?” sorusuna, Türkiye’de iş-hayat dengesi ve yaşam kalitesi açısından nasıl cevaplar bulunduğunu ele almak istiyorum. Böylece ömrünüzün ne kadarını bu kalitede bir iş-hayat tanzimi ile geçirmek istediğinizi bir kez daha düşünmenizi istiyorum. Finansal bağımsızlığın kıymetini ve ona kavuşmak için bugünün tasarruf ve birikiminin önemini bir kez daha anlamak için bu göstergeler oldukça dikkat çekici.
OECD çalışmasının 11 alt başlığı şu şekilde:
- Barınma şartları ve harcaması
- Gelir (net harcanabilir gelir, finansal varlıklar)
- İş (iş güvenliği, istihdam oranı, kişisel kazanç)
- Toplum, sosyal ağlar ve güven
- Eğitim (eğitim seviyesi, PISA skorları vs)
- Çevre (hava ve su temizliği/kalitesi)
- Sivil katılımı (kanun ve diğer düzenlemelerde sivillerin rolü, seçimlerde katılım oranı)
- Sağlık (kişilerin sağlık durumu, ortalama yaşam süresi)
- Yaşam kalitesi, doyumu (olabilecek en kötü ve en iyi hayata göre kişilerin kendini gördüğü yer)
- Güvenlik (yaşadığınız çevrede gece tek başına güvenle yürüyebilmek, cinayet sayısı)
- İş-hayat dengesi (çalışanların ortalama mesai saati, kişisel bakım ve dinlenmeye ayrılan zaman, serbest zaman)
OECD sonuçlarının görsel durumu
Çiçekler Hayatı Güzelleştiriyor
Yukarıda da gördüğünüz gibi bu 11 başlığın her biri, çiçeğin birer yaprağını temsil edecek şekilde ülke çiçekleri oluşturulmuş. Alt endeks puanı yüksekse büyük bir renkli yaprak, değilse küçük bir yaprak şeklinde okuması kolay bir görsel ortaya çıkmış.
Örneğin, bir ülkenin sağlık alanında puanın yüksekse çiçeğin mor yaprağı büyük oluyor, Türkiye’de bu şekilde. Başka bir örnek verirsek, mesela hayattan alınan lezzete işaret eden yaşam kalitesi puanı düşükse ülkenin çiçeğindeki turuncu yaprak küçük oluyor, Türkiye, Yunanistan, Güney Afrika gibi ülkelerde bu şekilde. Genel olarak, çiçeği en gösterişli ülkeler, tahmin etmenizin çok da zor olmayacağı üzere, Norveç, Hollanda, Avustralya. Çiçeği en zayıf ülkeler ise Güney Afrika, Meksika ve maalesef Türkiye.
Hayat Çiçeğimizin Zayıf Yaprakları
Bu 11 kategori arasında, Türkiye’de “hayatın nasıl gittiğini” en olumsuz etkileyen faktörlerin başında iş-hayat dengesi geliyor. Bu açıdan Türkiye, çalışmada yer alan 38 ülke arasında sonuncu!
İş-hayat dengesini nasıl ölçmüşler ki diye sorarsanız; çalışanların ortalama mesai saati, kişisel bakım ve dinlenmeye ayrılan zaman ile serbest zamanı dikkate almışlar. Demek oluyor ki, bu 38 ülke arasında, mesaide en çok zaman tüketen biziz, kendini en çok ihmal eden ve dinlenemeyen, tüm bunlardan sonra da serbest zamanı kalmayan biziz.
Burada büyük bir terslik yok mu? Hayat ne içindi? Hayatın tek gerçeği mesai mi? Gençlik, yıllar akıp giderken mesai dışında bir hayatının olmaması ne demekti? Hepsi 60’ından sonra gelen emekliliğe ertelene hayaller için mi bu heba? Evet yine başladım hayat düzenimi sorgulamaya… Bu çalışma beni çok önceden beri huzursuz eden, bir binaya kapanıp sabah 8 – akşam 5 başka bir dünya yokmuşcasına çalıştıran düzene karşı susturamadığım iç sesimin haklılığını gösterdi bana. Demek ki böyle olmayabiliyormuş aslında. Elin oğlu/kızı işi ve hayatını daha makul bir dengede tutabiliyorumuş, hem de hayat şartlarından taviz vermeden.
İkinci en zayıf noktamız ise gelir. Geliri net harcanabilir gelir ve sahip olunan finansal varlıklarla ölçmüşler. Buyrun burdan yakın! Mesai dışı hayatını feda eden biz ama geliri en düşüklerden olan yine biz. Demek ki “Çalışıyorum ama iyi kazanıyorum, değiyor feda ettiğim zamana.” diyip gülümsemek de mümkün değil. Feda ediyoruz hayatımızı, gençliğimizi, çocuklarımızla sevdiklerimizle geçirebileceğimiz zamanı da ne için? En düşük gelir seviyesinde hayatta kalmak için mi? Tamam bu bir yerde mecburiyet, ülkenin şartlarının iyileştirmek doğrudan elimizde değil. O zaman gelirimizi harcarken kırk defa düşünmek gerekmez mi?
Üçüncü en zayıf noktamız hayattan aldığımız zevk, doyum. Bunu da insanlara “Olabilecek en kötü ve en iyi hayata göre kendinizi nerede görüyorsunuz?” gibi bir soru sorarak puanlama yoluyla ölçmüşler. Yani biz aslında çok daha iyi bir hayat olabileceğini bilerek yaşıyoruz, geçiyor günler. Ama kendimizi o en iyi hayata göre oldukça uzak görüyoruz.
Türkiye’nin sonuçları
Bu Şartlarda Çözüm: FIRE*
İnsan bu şekilde nasıl mutlu olur ki? Emekli olana kadar ertelenen bir hayat, emekli olunca da o ideal hayata ne kadar yaklaşabildiğimiz ayrı bir konu.
“Para para para” diyenlerden değilim, hatta para değer sıramda çok altlardadır ama madem onsuz olmuyor ve madem hayatımı onun için feda ediyorum, kazandığımı har vurup harman savurmamam, mümkün olduğunca idareli kullanıp bu fedakârlığı olabildiğince erken sonlandırmam şart! Bunun da benim bildiğim en mantıklı yolu finansal bağımsızlığını kazanmak.
Zorlukla elde ettiğim kıt kaynakları israf etmeden, gerçekten ihtiyacım olmayana şeylere harcamadan, birikimleri makul risk seviyesinde akıllı yatırımlara yönlendirmek en mantıklı yol.
İyi ki varsın FIRE*! Sen de olmasan çekilmezdi bu iş-hayat dengesiz günler!
* FIRE: Financial Independence, Retire Early; Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik. Ne olduğuna ilişkin detaylı açıklama için şu yazıyı okuyabilirsiniz:
FIRE : Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik
Ms. Milyoner Kimdir? diye merak ediyorsanız:
Ms. Milyoner’in diğer yazıları:
- Yeni Yılda Yaşamınızı Düzeltin
- Yerli Malı Haftası, Sebze-Meyve Şöleni midir?
- Saygın Kadın, Saygın Toplum
- Mr. ve Ms. Milyoner’in Mottosu
- Güzel Çocuklarla Güzelleşecek Dünya
Yeni yazılar için Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarından takipte kalın!
Beğendiyseniz lütfen sosyal medyada paylaşın! Soru ve görüşlerinizi de yorum olarak bırakın! Teşekkürler
Nedir bu FIRE? Açılımı; Financial Independence, Retire Early. Yani finansal bağımsızlık ve erken emeklilik. Kulağa çok hoş geliyor ama nasıl? Finansal bağımsızlıktan kasıt milli piyangoyu mu tutturmak? Erken emeklilik; dışardan prim ödeyip SGK’dan mı emeklilik? İki soru için de cevap hayır!
FIRE’dan kasıt; herhangi bir maaş geliri olmadan kişisel birikimlerin getirisinin kişinin/ailenin masraflarını karşılayabildiği andan itibaren işten ayrılıp emekli olmak. Biraz muğlak bir kavram gibi gelebilir. Çünkü herkesin masrafı birbirinden farklı olduğu için bunu idame ettirecek ne kadar bir birikime ihtiyaç olduğu farklılık gösterecektir. Ama özünde maaştan tasarruf edip biriktirerek yatırım yapmak ve hedef rakama ulaşıldığında istifayı basıp özgürlüğe yelken açmak!
Korkutucu ve yapılamaz mı görünüyor? Kesinlikle hayır! Nerden mi biliyorum? Çünkü ben bunu başarmaya çok yakınım… Ben yapabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz! Bir sonraki yazıda matematiksel bi yaklaşımla konuyu değerlendireceğim. Öncesinde sorularınızı yorum bölümüne bırakabilirsiniz. |