Mr. Milyoner‘in eşi olmak kolay değil, ister istemez bir misyon yüklüyor insana. Zaten hayat felsefeleriniz birbiriyle tutarlıydı ki eş oldunuz, değil mi? Bir yandan da Ms. Milyoner olarak o misyonu yüklenesim de varmış ki bu dakikada bu satırları yazıorum. Yoksa malum, bir kadın içinden gelmeden yazmaz, düşüncelerini dökmez ortaya…
Ms. Milyoner Temsili
Ms. Milyoner de Mr. Milyoner gibi 30’lu yaşların başında, beyaz yakalı bir çalışan. Yaklaşık 10 yıllık bir iş tecrübesi ve Türkiye şartlarında ortalamanın birazcık üzerinde bir geliri var. Mr. Milyoner ile evliliklerinin neredeyse ilk gününden bu yana kanaatkar bir hayat süregeldiler. Zaman zaman Mr. Milyoner’e kanaatkarlık olayını biraz abartığı, kaba tabirle tasarrufun suyunu çıkardığı yönünde eleştirilerim olsa da tabiatım gereği israfı sevmediğim ve mütevazı bir hayat tarzına sahip olduğum için temelde önemli bir sorun yaşamadık. Hem aklımızı kullanmanın ve heveslerimizi kontrol edebilmenin sonucu olarak hem de -çok şükür ki- bu sürece darbe vuracak herhangi bir sağlık sorunu vs. yaşamadığımız için 10 yılın sonunda milyoner olduk.
Milyoner olmaktan kastımız tabii ki zengin olduk, para pul içinde yüzüyoruz, bir elimiz yağda bir elimiz balda filan değil- o kadar da olmuyor tabii ki, gerçek dünyadan bahsediyoruz.? Ama en azından ciddi bir birikimimiz oldu ve kenara koyduğumuz tutarla finansal bağımsızlığımıza adım adım yaklaşmaktayız. FIRE konsptine göre finansal bağımsızlığın hangi birikim aşamasında kazanıldığı kişilerin veya ailenin birtakım temel harcamalarına göre değişiyor. Finansal bağımsızlığınızı kazanmak için gerekli olarak birikim tutarını buradan hesaplayabilirsiniz (Pek Yakında!)
Bu internet sitesinde ben, naçizane, FIRE yolculuğunda ailemize nasıl katkıda bulunduğumla ilgili yazılar paylaşacağım. Bu minvalde çalışan kadın, çalışan anne, Türkiye’de beyaz yakalı kadın olmak, aile ekonomisi gibi konularda yazılarım olacak. Yorumlar kısmında hatalarım varsa beni düzeltmeniz, kendi tecrübelerinizden yola çıkarak önerilerinizi paylaşmanız veya hep birlikte kafa yorabileceğimiz sorunlarınızı ifade etmeniz toplam faydayı artıracaktır; şimdiden teşekkürler ederiz.
Gelelim benim bakış açıma…
Ben de Mr. Milyoner gibi memur ağırlıklı bir ailede büyüdüm. Babamdan bana bir servet kalması ihtimali şöyle dursun, babam bana bir ev bir araba alsın kadar bile beklenti oluşturmayan hayatın gerçekleri beni kendin çalış, kendin kazan, ne ekersen ancak o kadarını biçersin, çalışmaktan başka çaren yok çizgisine getirdi. Allahtan oldum olası çalışmayı, rekabeti, başarılı olmayı sevmişimdir; böylece en azından çaba sarfetmek bir işkenceye dönüşmedi yıllarca- ta ki çalışmaya başlayıp “Ama hala bitmedi mi ben zaten tüm eğitim hayatım boyunca ders çalıştım ve bunun sonucunda kazandığım maaş karşılığı kölelik mi?” diyene kadar. Çalışma hayatının ilk birkaç yılı çalışan güçlü kadın hissinin verdiği motivasyonla geçerken sonrasında -anne olmanın verdiği eve ve çocuğa duygusal bağlılığın da etkisiyle- 8-5 mesaide ömrüm geçiyor, yaşlanıp emekli olana kadar yıllarım böyle heba mı olacak gibi düşünceler zihnimi kemirmeye başladı…
Hem çalışmak istiyorum, hem evimle ailemle ilgilenmek; hem istediğim gibi alışveriş yapmak istiyorum hem israf etmemek; hem kariyerimde yükselmek istiyorum hem aile hayatımı kariyer uğruna harcamamak; hem çok iyi bir anne olmak ve çocuğumla/çocuklarımla doyasıya zaman geçirmek istiyorum hem çocukla ilgili şeyler dışında da bir hayattan lezzet almak; hem evde sağlıklı yemekler yapayım istiyorum hem evde şunu da kendiniz yapın bunu da tarzı tariflerin suyunu çıkarmamak.
Şimdilik burada keseyim. Umarım bütün bunları ayrıntısıyla ele alacağım ve sizlerin yorumlarıyla bu yolculuk daha da zenginleşecek.
Bizi izlemeye devam edin anacığım ?